Karadeniz’deki Su Sıcaklığı Artışı Tehlike Saçıyor
KARADENİZ’de su sıcaklığının beklenenin üzerinde olması, hem denizdeki yaşamı hem de meteorolojik olayları olumsuz etkiliyor. Karadeniz Teknik Üniversitesi’nden (KTÜ) Prof. Dr. Coşkun Erüz, “Karadeniz’in ortalama deniz yüzeyi sıcaklığı 22 derece civarında olmalı. Batıdan gelen hava kütlelerinin Karadeniz’e getirdikleri yağışın yamaç yağışı dediğimiz coğrafik yağışla birlikte birleştiğinde daha şiddetli, daha ani ve kararsız yağışlara dönüşebiliyor. Son günlerde Hopa’da, Arhavi’de benzer durum yaşandı. Hala risk devam ediyor. Çünkü deniz suyu sıcaklığı çok yüksek, buharlaşma yüksek” dedi.
Küresel iklim değişikliği nedeniyle yağış rejimindeki değişkenliklerin yanı sıra Karadeniz suyu yüzey sıcaklığındaki artış, meteorolojik olayları olumsuz etkiliyor. Su yüzey sıcaklığının mevsimde 22 derecelerde olması gerekirken 5 derece yükselip, 27 derece seviyelerinde seyretmesi, deniz ekosisteminin yanında su buharlaşmasının artmasıyla ani, lokal ve şiddetli yağışlara neden oluyor. Yağışlarla beraber bölgede sel, heyelan ve taşkın riskinin arttığını söyleyen KTÜ Deniz Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Coşkun Erüz, deniz suyundaki ısı artışından dolayı denizlerdeki avcılık yönteminin de değişmesi gerektiğini belirterek, ” Eylül’ün sonu geliyor, ekim ayına doğru gidiyoruz ama deniz suyu sıcaklığı 27 derecelerde geziyor. Bu normal standardın çok üzerinde. Karadeniz’in ortalama deniz yüzeyi sıcaklığı 22 derece civarında olmalı. Uzun yıllar ortalaması bu şekilde. Ama şu anda ölçtüğümüzde 22 dereceyi biz 40 metrede görüyoruz. 40 metrede olması demek, çok yüksek miktarda ısının depolandığı anlamına geliyor. Bundan dolayı Karadeniz’de denizde yaşayan organizmalarında davranışlarında değişiklik yaşanacaktır” dedi.
Prof. Dr. Erüz, “Bilinen ve görünen fiziki durum şu, Karadeniz’de deniz suyu sıcaklığı beklenenin çok üzerinde. Uzun yıllar ortalaması da yüksek ama 2024 için çok ciddi miktarda yüksek. Bu düşmeden, hamsi veyahut da diğer balıkların türlerinin avcılığı konusunda yorum yapmaktan imtina etmek gerekiyor. Yani standart olarak bilinen dönemlerde bilinen avcılık yöntemi değil, artık bu deniz suyu sıcaklığının artışına ve ona bağlı ekosistemdeki değişime göre yorum yapmak gerekiyor” diye konuştu.
‘SEL VE TAŞKIN RİSKİ DEVAM EDİYOR’
Artan sıcaklık ve buharlaşma oranından dolayı sel ve taşkın riskinin arttığını vurgulayan Prof. Dr. Erüz, “Denizdeki durumun dışında ikinci bir boyutu, deniz sıcaklığı artmasının meteorolojik etkisi de söz konusu. Çünkü denizdeki bu sıcaklık artışına bağlı olarak buharlaşma da artış gösteriyor. Dolayısıyla coğrafyadaki buhar miktarı sıcaklığı artırıcı bir etki gösteriyor. Bu da ne anlama geliyor? Batıdan gelen hava kütlelerinin Karadeniz’e getirdikleri yağış, yamaç yağışı dediğimiz coğrafik yağışla birlikte birleştiğinde daha şiddetli, daha ani ve kararsız yağışlara dönüşebiliyor. Bu risk son günlerde zaten yaşandığı Hopa’da, Arhavi’de benzer durum. Hala risk devam ediyor. Çünkü deniz suyu sıcaklığı çok yüksek, buharlaşma yüksek. Batıdan gelecek hava akımlarıyla yine benzer şekilde vadilerdeki sel ve taşkın yaşanması riski çok yüksek. Buna göre mutlaka tedbir alması gerekiyor. Deniz suyun sıcaklığını da izlemek gerekiyor” ifadelerini kullandı.
DENİZ CANLILARINDA DAVRANIŞ DEĞİŞİKLİĞİ
Prof. Dr. Erüz, deniz suyundaki sıcaklık artışının, denizde yaşayan canlı türlerinde davranış değişikliğine sebep olacağına belirterek, “Deniz suyu her canlı doğada yaşayan her canlının yaşama için tercih ettiği bir sıcaklık vardır. Yani minimum maksimum sıcaklık, yani dayanabileceği maksimum ve minimum sıcaklıklar vardır. Karadeniz’de genellikle deniz suyu sıcaklığı bizim bölgemiz için konuşacak olan 7 derece ile 25 derece arasında genelde değişiyor ama bu yıllar son yıllarda 27-28 dereceye kadar çıkıyor. Şimdi bunun anlamı şu; bizim coğrafyada yaşayan organizmaların tamamı mikroorganizmalardan balık ve diğer köpekbalığına kadar giden türlerin tamamında bu sıcaklığa dayanabilen türler. Yani buna adapte olabilen türler. Ama sıcaklığın biraz daha yükselmesi bakteriden başlayıp planktona ve üst yapılı organizmalara kadar bir davranış değişikliğine sebep oluyor. Ekosistemin çalışması değişiyor, türlerin bolluğu, türlerin miktarı veya varoluşu değişebiliyor. Dolayısıyla bu sıcaklık değişimine bağlı olarak hangi türün ne kadar bulunduğunu mutlaka bilimsel yöntemlerle ortaya konup ona göre Karadeniz’deki ekosistemin nasıl değiştiğini tanımlamak gerekiyor” dedi.